Fotoğraf ve Baskı için Renk Yönetimi | inplato

Sanatsal Baskı için Renk Yönetimi

Renk yönetiminin kısa tarihçesi

Çok fazla değil; yirmi yıldan biraz fazla bir süre önce 1993’te; Adobe, Microsoft, Apple, Agfa, Kodak, FOGRA, Silicon Graphics, Sun Microsystem ve Taligent şirketleri tarafından oluşturulmuş uluslararası bir organizasyon olan ICC (Uluslararası Renk Konsorsiyumu) tarafından renk yönetim sisteminin temellerini oluşturan Colorsync icad edildiğinde sadece bir dönüştürme aracıydı. (Colorsync ve ICC profilleri ve Microsoft için ICM)

Takip eden yıllarda da bunlara eşlik etmesi gereken renk dönüştürme araçları olan kalibratör, spektrofotometre gibi cihazlarla yazılımları icad edildi ve geliştirildi. Modern renk yönetimi sistemi (ICC profil oluşturma ve dönüştürme araçları) 2000 yılından itibaren; bu alanda çalışan şirketlerin uygun fiyatlı profil oluşturma yazılımı ve kaliteli sensörler üretmeye başlamalarıyla birlikte hayatımıza girdiler ve zaman içinde gelişip ekonomikleşerek bugünkü hallerini aldılar.

Renk Yönetimine Giriş

Renk yönetimi, ihmal edilmemesi gereken bir adımdır. Fotoğrafçılar veya grafik tasarımcılar tarafından dijital görüntüler üzerinde çalışırken hala çok sık göz ardı edilmektedir.

Renk yönetiminin profesyonellere mahsus olmadığı, odaklama, alan derinliği veya ışıkla aynı şekilde, amatör veya profesyonel her fotoğrafçının kültürünün bir parçası olması gerektiği kabul edilmelidir. Artık dijital dünya ve profillerin kullanıldığı renk yönetimi sisteminin, sensör ve test kartları gibi dijital gereçlerin, analog fotoğrafçılık temelleri ve kimyanın yerini aldığı; dijital laboratuvarımızın nirengi noktası olarak tüm gerçekliğiyle karşımızda duruyor.

Doğanın renklerini doğru bir şekilde yeniden üretme sürecinde fotoğraf ekipmanları için büyük miktarlarda yatırım yapmış olan profesyoneller ve hatta amatörler; baskı sonuçlarını gördüklerinde, genellikle ekranda ürettikleri renkleri görememe nedeniyle tatsız sürprizler yaşarlar. Yazıcıdan çıkan baskılar ekran görüntüsüne göre önemli ölçüde farklıdır. Matbaa üretim zincirinde de durum farklı değildir. Hemen her fotoğrafçı ve grafiker beklemediği sonuçlar karşısında, iş akışı ve çalışma alanıyla ilgili kuşkuya düşer.  Kuşku sürecindeki sorular cevaplanmadıkça, zaman kaybı, mürekkep, kağıt ve kimya israfı kaçanılmazdır.  Doğru hangisi? Monitör mü yoksa yazıcı mı?  Hangisi düzeltilmeli? Nasıl ve ne kadar düzeltmeli? 

Bir adımdan diğerine renkler değişir. Her cihaz, istenen rengi üretme sırasında kendi deformasyonunu ortaya çıkarır. 

Renk Yönetimi Ekranı

Renk Yönetimi modülü Photoshop içerisindeki Color Settings sekmesinde bulunur.

Renk yönetiminin amacı nedir ve nasıl çalışır?

Mükemmel bir dünyada, gözümüz, dijital kameralarımız ve benzerleri, aynı renkleri görür veya çoğaltır. Görüntü işleme sırasında ise durum oldukça farklıdır. Aşağıdaki sorular tamamen veya kısmen dijital ortamda çalışan fotoğrafçıların aklına gelen sorulardan örneklerdir.

    • Aslında gözümüz kaç renk görebilir?
    • Algılanan renk bir cihazdan diğerine nasıl iletilebilir?
    • Ekran gerçekten kaç farklı renk görüntüleyebilir?
    • Yazıcımız hangisi olacak?
    • Bu renkler sayılarla nasıl ifade ve temsil edilir?
    • Hangi baskı ekipmanı, çok iyi kalitede olsa bile, hangi renk bozulmalarına neden olur?
    • Nasıl düzeltilebilirler?

Renk yönetimi araçları, görüntünün elde edilmesinden basılma aşamasına kadar bir görüntünün işlenmesi sırasında, kontrollü sonuç elde etmemizi sağlamak ve görevi basitleştirmek için vardır. Renk yönetim araçları ile fotoğraflarımızı işleme sürecinde bulunan araçların kalibrasyonu ve birbirine uyumuyla, çok yüksek kalitede sonuçlara ulaşabiliriz.

Görüntü oluşumu ile ilgili temel unsurlar

Akademik ve tıbbi araştırmalar sayesinde, insan gözünün ışığa duyarlı hücrelerle dünyayı renkli gördüğünü biliyoruz. Görmemizi sağlayan temel algılayıcılardan biri olan koniler ışık şiddetine, çubuk algılayıcılar da renklere duyarlıdır. Çubuk hücreler kırmızı, yeşil ve mavi’ye duyarlıdır. Neredeyse yüzyıldır, insan gözünün sadece birkaç rengi doğrudan görebildiğini, diğerlerini ise bu üç ana rengi karıştırarak beyninde yeniden oluşturduğunu biliyoruz.

Bu nedenle görüntü aracılığıyla doğayı taklit eden cihazlar (bilgisayarlar, monitörler, dijital kameralar ve yazıcılar) tasarlanırken gözün çalışma ve algılama prensipleri temel alınmıştır. Dijital cihazların tümünde her pikselde, renkler kırmızı, yeşil ve mavi ile ve bu üç rengin karışımlarıyla oluşturulur. Her bir RGB değeri renk uzayında benzersiz bir renge karşılık gelir. Ancak, belirli bir cihaz için bir RGB değeri aslında bir renge karşılık geliyorsa da, bu değer, başka bir cihaz için aynı renge karşılık gelmez. Genellikle cihazların ürettikleri renk sinyalleri donanıma bağlı ve teoremsel olduğu için sezgiseldir. Farklı marka televizyonlarda aynı yayını ya da farklı monitörlerde aynı görüntüyü farklı renklerde görmemizin nedeni tam da budur.

Bunun önüne geçmek için, renklerin RGB değerleriyle değil, mutlak tanımlandığı bir model ihtiyacından dolayı 1976’da CIE (Uluslararası Aydınlatma Komisyonu) tarafından; mutlak renkleri ifade edebilen CIE xyz uzayı veya L*a*b* uzayı denilen renk modeli, insan gözü modellenmesine en yakın model olduğu için önerilmiştir.

Bu model, her rengi üç koordinatta temsil eden en büyük renk uzayıdır. Tüm renk yönetimi sistemi, belirli bir cihaz için hangi RGB sinyalinin bir L*a*b* rengiyle eşleşeceğini belirler. Bir rengi xyz değerleriyle tanımlamak yerine L*a*b* uzayı renkleri L, a ve b değerleriyle tanımlanır. L: Parlaklığı 0-100 arası, a: kırmızıdan yeşile rengi, -128 ile + 127 arası; b: maviden sarıya rengi -128 ile +127 arası değerlerle tanımlar.

L*a*b* uzayı CIE xyz gibi mutlak kolormetrik uzaydır ancak farklı şekilde temsil edilir. Photoshop ve Lightroom tarafından renk yönetiminin merkez referansı olarak kullanılan mutlak renk alanıdır. Pratik kullanımda görüntü ve renk ürettiğimiz tüm yazılımlar ve çevre birimleri de bu prensipler doğrultusunda tasarlanır ve çalışırlar.

Sektörümüzde neredeyse en çok kullanılan iki yazılı olan Photoshop ve Lightroom görüntünün, L*a*b* değeri taşıyan renk değerini, kabul edilen çevrim prensipler doğrultusunda üretilmiş matematiksel bir yöntemle gerçeğine mümkün olan en yakın şekilde ve kullanım kolaylığı sağlaması için RGB uzayında temsilini oluşturur.

Renk yönetimi ve ICC profil oluşturma araçları, belirli bir cihaz hakkında çok şey bilmeyi mümkün kılar. Bir rengi gerçekten görüp temsil edip edemeyeceği, yazdırıp yazdıramayacağı ve teknik olarak ne kadarının mümkün olabileceği bilgisi; başka bir deyişle, hangi özellik veya hangi kusur ile olabileceği bilgisi bir ICC profilinde bulunur.

ICC profilleri, kameralar, monitörler ve yazıcılar için birbirinden bağımsız ve sadece üretildiği cihaza bağlı çalışan minik dosyalardır. Bu nedenle ICC profillerini cihazların kimlik belgeleri gibi düşünebiliriz.

Renk uzayı ve ICC profilleri

Donanıma bağlı olarak ve donanıma bağlı olmayacak şekilde üretilen iki tür renk uzayı vardır. Donanıma bağlı modeller cihazlara bağlıdır ve ICC profilleri olarak adlandırılır. Donanım bağımsız olanlar ise renk uzayları olarak adlandırılır.

Bu bölümde, donanıma bağlı olanları anlamaya çalıştığımız için bağımsız renk uzaylarına yüzeysel değinerek ancak renk yönetimi sistemimizde kullandığımız bağımlı uzaylardan yani ICC profillerinden detaylıca bahsedeceğiz.

Renk uzayı, gamut olarak da adlandırılan bir renk kümesidir. Bir monitörün gamutu, görüntüleyebileceği tüm renkleri; bir insan veya cihaz tarafından görünür bir renk kümesini temsil eder. Yukarıda da bahsettiğimiz, L*a*b* uzayı bağımsız renk uzaylarının en büyüğüdür ve insan gözünün gördüğü renk kümesini temsil eder. Bu nedenle renk yönetimi için temel standart olarak kabul edilmiştir. L*a*b* uzayı dışındaki tüm renk uzayları daha küçüktür. Çünkü, cihazların teknik sınırlamaları çok sayıda doygun renk üretilmesine izin vermez.

Çeşitli baskı endüstrilerin (tekstil, plastik, ambalaj, matbaa, fotoğraf, videografi) kullandığı bir çok renk renk modeli vardır. Biz kendimizi ilgilendirenlerle sınırlı kalacağız. (RGB, CMYK, L*a*b*) Yüksek oranda doygun renkleri kapsayan çeşitli varyasyonlar vardır. Fotoğrafçılıkta kullanılan ve en bilinen renk modelleri sRGB, Adobe RGB ve ProPhoto’dur.

Renk yönetiminin temel amacı kısaca, bir cihazdan diğerine gözle algılanan renkleri eşdeğer tutmaktır. Fotoğrafı çektikten sonra rengi ve doygunluğunu önce ekranda sonra da baskıda aynı şekilde görmek isteriz. Ancak, bu cihazlar renkleri aynı şekilde görmediğinden her şey daha karmaşık hale gelir. Çünkü hepsinin renk ve doygunluğu oluşturmada farklı kusurları vardır. Ortak kanaat, hepsinin en doygun renkleri görmez olduklarıdır. Renk uzaylarının büyüklükleri değişmekle birlikte yine de ortak bir alana sahiptirler. Fotoğrafçılıkta kullandığımız ünlü sRGB en küçük ortak paydadır. Çok yaygın inanışın aksine sRGB bir çok doygun rengi içerir.

Her cihazın münhasır olarak kendine bağlı üretilmiş ve entegre edilmiş kendi renk alanı vardır. Bu renk alanı cihazın üretebileceği RGB renk kümesidir. ICC profillerin hepsi de sRGB uzayından daha dar uzaylardır.

Buradan şunu çıkarabiliriz: Adobe RGB, ProPhoto RGB gibi daha büyük renk uzaylarıyla çalışmak sadece ve sadece monitördeki gördüğümüz renk zenginliğini etkiler. Baskıya döndüğümüzde, kullandığımız medya ve kullandığımız cihaza göre üretilmiş renk uzayının izin verdiği kadarını görebileceğimizi kabul etmek zorundayız. Icc profillerini yöneten yazılım, (photoshop veya RIP) fotoğraflarımızın renklerini doğru şekilde görüntülemek ve yazdırmak için bu profilleri kullanır.

ICC profilleri o cihaza ait kimlik kartlarıdır. Bu dosyalar aslında o cihaza ait özel renk uzayını yani üretebileceği renklerin bilgisini ve kusurlarını içeren kayıtlardır.

ICC profilleri oluşturmak için ekran sensörleri ve yazılımları (kalibratör kiti), yazıcı/kağıt ikilisi için spektrofotometreler ve yazılımları, dijital kameralar için ise test kartları ve yazılımları kullanılır. Renk sisteminin yönetimi için ölçüm cihazları ve yazılımları aracılığıyla oluşturulan minik ICC profil dosyaları her cihaza dair “yapabilirlik” bilgilerini taşıyan kesin ve bilinen koşullar altında oluşturulan kolormetrik kayıtlardır. Bu kayıtlar, renk yönetim sisteminin temelini oluştururlar.

Kullandığımız işleme yazılımı ile, (bu çoğunlukla Photoshop’tur) kameranın taşıdığı profili, kalibre edilmiş bir monitörün profili vasıtasıyla  değerlendirerek; her iki donanımın özelliklerini ve kusurları dikkate alıp, hangi RGB değerlerle çalışacağını öğrenir ve yorumlar. Photoshop tarafından yorumlanan görüntü, basılmak üzere mürekkep püskürtmeli yazıcıya gideceği zaman ilave bir ICC profiline ihtiyaç duyar. Bu da varolan dosyanın bir kez daha yorumlanması demektir. Bu işleme, profil atamak denir ve görüntüye ilave profil atayarak, kaynak profiliyle (kamera, monitör) gelen renkleri yazıcı/kağıt ikilisi için okunabilir hale getiririz.

Bu nedenle ICC profili olmadan renk yönetimi yapılamaz.

Doğru renk nasıl iletilir? Dönüştürme

Bir çok fotoğrafçı ve tasarımcının; renk yönetimi hakkında çok şey bildiğini göstermek için daha geniş renk uzaylarında çalışması moda olsa da bu çok yanlıştır.

Görüntü, kameranızdan sRGB veya Adobe RGB ile gelecektir. Photoshop’ta bu görüntüyü hangi dahili profile işleyeceğinize karar vermemiz gerekir. Photoshop içerisinde kullanabileceğiniz bir çok profil vardır ama en çok bilinenleri sRGB, Adobe RGB ve ProPhoto RGB’dir. Teorik olarak en dar renk alanından en genişine sıralaması da aynıdır.

Çoğu durumda sRGB’de kalmak daha akıllıcadır. Çünkü sRGB renk alanı zaten yeterince renk içerir ve zaten doğadaki renkler her zaman çok doygun değildir. Bu nedenle sRGB ile çalışma seçimi yeterlidir. İstisnai durumlarda, fotoğrafa ve yayın mecramıza göre, nadiren daha büyük bir renk alanıyla çalışmak zorunda kalırız. Çalışmanız, sadece monitörde kalacak ve görüntülenecekse, Adobe RGB, ProPhoto RGB alanları mantıklıdır. 

Son olarak baskı aşamasında fotoğrafımızın baskı için son kez dönüştürülmesi gerekir. Cihazlar ve yazılımlar, CMM (color management module) buna (renk dönüştürme motoru veya renk yönetim motoru da diyebiliriz.) ve ICC profilleri aracılığıyla iletişim kurabilir. Photoshop’ta sürüm 6’dan beri bu dönüştürme motoru Adobe ACE  (Adobe Color Engine) renk motoru olarak adlandırılır.

dönüştürme

CMM veya ACE’nin bir görüntüye hangi ICC profilinin (kaynak ICC profili) atandığını ve verilen RGB sinyalleri için hangi renkleri L*a*b* değerine dönüştürmesi gerektiğini ve hangi cihaza (hedef ICC profili) göndereceğini bilmesi gerekir. CMM merkezdir ve RGB veya CMYK sinyallerini değil, L*a*b* renklerini (evrensel standart) temel alır çünkü birkaç kez gördüğümüz gibi L*a*b* renkleri mutlaktır. ICC profilleri sayesinde şu veya bu RGB değerini (göreceli) değil, L*a*b* (dolayısıyla mutlak) bilgi olarak iletmesi gerektiğini ve bunun için hangi RGB veya CMYK sinyaline karşılık geldiğini bilerek çevirir. Bu “çeviri” işlemine dönüştürme denir. Photoshop’ta istenen işleme göre bunu yapmak için dört farklı yol vardır. Bunlardan sadece ikisi fotoğrafçılar için kullanılabilir.

Dönüştürme, bir bakıma aslını mümkün olduğunca az tahrif etmek olan bir tercümedir.

Göreceli mod (Relative Colormetrik) ve Algısal mod (Perceptual)

Göreceli modda ACE motoru, yazıcının gamut dışındaki renkleri, yazdırabileceği renkle değiştirir. Orijinaliniz, yazıcınızın gamut dışında herhangi bir renk içermiyorsa göreceli modda renk değişikliği olmayacaktır. Eğer orjinaliniz yazıcınızın gamutu dışında renk içeriyorsa da o rengi yazıcınızın gamutundaki yazdırılabilir olanla değiştirir.

Algısal mod ise gamut dışında olanları zengin uzaydan getirerek algıladığı renkle değiştirir. Öncekine göre, durum biraz daha farklıdır. ACE motoru bu modda, orjinaldeki izlenime uygun bir hale getirmek için yazdırılabilir gamut içinde bulunan en doygunları koruyacak fakat gamut dışındakileri de en yakınındaki benzerleriyle değiştirecektir. Biraz korkutucu ve bilinmezdir, sürprizi bol sonuçlar ve daha çok renk rötüşü demektir.

Her iki durumda da kaçınılmaz olarak kayıplar olacaktır, ancak denemeler yaparak en kabul edilebilir sonuçlara ulaşmak mümkündür. Doğru dönüştürme modunu seçerseniz minimum kayıpla en iyi sonuca ulaşabilirsiniz.

Baskı önizlemesi simülasyonu: Proof Setup / Prova Ekranı

Photoshop, varolan çalışma alanınızda çalışırken yazıcı/kağıt çifti için bir profile sahipseniz, görüntünün nasıl basılacağını görüntüleyebileceğiniz bir simulasyon seçeneği sunar. Bu seçeneği kullanarak çalışmanız baskıya gittiğinde olası değişiklikleri ve kayıpları görebilirsiniz.

Proff SetupView → Prof Colors (CTRL+Y)  Kontrolcünün doğru çalışması için, bu seçeneği kullanmadan önce yazıcı/kağıt için üretilmiş ICC profilini “Proof Setup” bölümünden tanıtmanız gerekir.

View → Prof Setup → Custom  sekmesindeki açılan pencereyi kullanabilirsiniz. Daha sonra da CTRL+Y kısayolu ile baskı simulasyonu yaparak dosyanızın rötüşünü tamamlayabilirsiniz. 

Monitör, Gama ve Kalibrasyon

Gama kavramı özellikle ekranı kalibre ederken renk yönetimi akışında düzenli olarak ortaya çıkan değerdir. Yayılan sinyal (algılanan ışık) ile bir sensörün yanıtı arasındaki bağlantıyı bilmeyi mümkün kılan basit bir matematiksel eğridir. Gama kavramı özellikle monitörler hakkında konuştuğumuzda kullanılır. Mönitörlerimizin yaydığı ışık seviyesini ifade eder. En çok bilinen ve kullanılan 1.8 ve 2.2 değerleridir.

Gözün gaması, ışık ortamına bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Farklı ambiyanslarda (açık-koyu, kontrast-yumuşak) farklı sonuçlar algılamamıza neden olur. Aydınlatma ortamına ve görüntülenen sahnenin kontrastına göre sürekli değişir. Bu nedenle, bulutlu bir gün ve tam güneşli bir gün ışığında veya bir ekran önünde bir baskıya bakıldığında görüntü farklı algılanır. Gözün gama değeri, bir monitöre bakarken 2.2’ye yakındır. Bu yüzden çoğu monitör 2.2 değeriyle çalışır. Ancak göz basılı bir materyale bakarken ise 1.8 değerlerindedir. Bu yüzden grafik ve ofset ekranları esas olarak 1.8 değeriyle kullanılır.

Çalışmanızda doğru renk röprodüksüyonunu elde etmek için birinci kural, renk referansını doğru verecek kalibre edilebilir IPS panelli monitörle çalışmaktır. Çünkü standart TN panelli monitörlerde, monitörün yapısından dolayı, seyir açınıza göre renkler değişir ve kararsızlığa neden olur. IPS panelli monitörler profesyonel ihtiyaçlara göre tasarlandıklarından panel yapıları standart monitörlerden farklıdır. IPS (in plane swithing) panelli monitörler, bütün görüş açılarında doğru renk üretimi sağlamak üzere tasarlanmış kalibre edilebilir monitörlerdir ve yaratıcı profesyoneller için bugünün teknolojisinde mümkün olan en iyi renk simulasyonunu sağlarlar. Bu nedenle renk yönetiminin en önemli adımı monitörün kalibrasyonu ve karakterizasyonudur. Bu adım ile işin doğru renk bilgisini ve kolorimetrik özellikleri bir cihazdan diğerine aktarılabilir.

Kalibrasyon cihazı ve yazılımı, bir cihazın renkleri tam olarak nasıl gördüğünü bulur ve renk yönetimi araçlarını kullanarak sapmaları telafi etmek için kullanılır. ICC profili de, sürecin geri kalanını özellikler hakkında bilgilendirir. Kalibrasyon cihazı ve yazılımı; ilk adımda kalibrasyon, ikincisi de karakterizasyon yapar. İlkinde, cihazı en azından bilinen ve düzenli koşullarda, en iyi şekilde çalıştığından emin olur; ikinci adımda ise; cihazın özelliklerini, renkli gamutunu ve deformasyonlarını ölçerek profil oluşturur.

Örneğin, monitörünüzün kontrastını değiştirirseniz, kalibrasyonu da değiştirirsiniz. Bu nedenle yeni bir ICC profili oluşturmak için karakterizasyonu yeniden yapmanız gerekir.

Kalibrasyon ve karakterizasyon, ancak hassas ölçüm aletleri (kalibratörler, spektrofotometreler ve yazılımları) aracılığıyla yapılabilir. Bu cihazlar varsayılan ayarlarla ham test görüntüsünü yazdırır ve okur. Sonrasında da yazdırılan her rengi okuyarak renkleri karşılaştırır. Yazdırılan L*a*b* rengi ile fabrika L*a*b* rengi arasındaki farklar da ICC profil matrisine eklenir. Böylelikle dosya cihazın özelliklerini ve kusurularını dikkate alacak şekilde çalışmaya başlar.

Bu süreç cihazın ve yazılımın kalitesiyle doğrudan ilgili olsa da bu süreçteki deneyim de bir o kadar önemlidir. Bu süreci doğru yönetebilirseniz, Photoshop’un renk yönetim araçları ve piyasadaki kalibrasyon kitleriyle, kazançları ve kayıpları bilerek kaliteli sonuç almak mümkündür. Örneğin; ekran kalibre olduğunda, yazıcı/kağıt çiftinin ICC profiline sahip olmasanız bile, evde veya bir baskı stüdyosunda yazdırma sorununu nerede arayacağınızı bilirsiniz. Kağıt, mürekkep ve özellikle zaman tasarrufunuzu farkettiğinizde aslında bu kalibrasyon kitlerinin, verdikleri hizmet açısından pahalı olmadığını siz de kolaylıkla görebilirsiniz.

Monitörünüzün kalibrasyonu için bir çok markanın cihazı vardır ancak en çok kullanılan ve en tutarlı olanlar X-Rite i1 Display ve Datacolor SpyderX önerebilirim. Artık ülkemizde de yazılım seviyelerine göre değişken fiyatlarda bulunabiliyor.

Yazıcı/Kağıt İkilisi Profilleri

Yazıcı/kağıt profilleri söz konusu olduğunda son derece hassas bir süreç işler. Kağıt konusunda uzmanlaşmış üretici firmaların çoğu piyasada varolan yazıcılara özel olmak üzere ürettikleri tüm kağıtların ICC profillerini üretirler. Biz atölyemizde Hahnemühle kağıtları kullanıyoruz. Hahnemühle güncel yazıcılara göre üretim bandında olan her kağıt için ICC profili de üretir. Hatta üretim bandında bir güncelleme olduğunda veya stüdyolardan bir geri bildirim aldığında hemen ilgili kağıt/yazıcı profilini güncelleyerek yeniden yayınlar. Bu profiller internet sitesinde açıktır ve isteyen her kullanıcı bunlara erişebilir.

Bizim atölyemizde olduğu gibi; sanatsal baskı konusunda uzmanlaşmış profesyonel baskı stüdyolarının çoğu bu profilleri kullanır. Nadiren de olsa özel profil ihtiyacı duyduğumuzda stüdyomuzda yukarıda anlattığım spektrofotometre ve yazılımlar aracılığıyla kendi profillerimizi üretiriz.

Sonuç olarak baskı için kendi yazıcınızı kullanmıyor ve bizim gibi bir baskı stüdyosunda baskılarınızı alıyorsanız kontrol etmeniz gereken tek değişken monitörünüzdür.

Biz stüdyomuzda, baskı sırasında zaten doğal olarak gereken kağıt/yazıcı profilini kullanırız ve çalışmanızdaki olası renk değişikliklerini kontrollü bir şekilde düzeltiriz. Eğer çalışmanız gamut dışı anormal değişikliklere uğruyorsa sizi uyarır; kağıt değişikliği önerebilir ve prova baskılar alarak baskıları kontrollü bir şekilde sonlandırırız.

Kağıtların renk gamutları değişir mi?

Evet.. Her kağıt türü temelde üretim materyaline bağlı olan ancak üretim sırasında bilinçli şekilde oluşturulan baz rengine sahiptir. Kremimsi, sarımsı, parlak beyaz, naturel gibi. Kağıt tabanındaki temel karakter renk, doğal olarak renk gamutunun önemli bir parçasıdır Ancak renk gamutu genişliğini belirleyen en önemli unsur, kağıdın yüzey parlaklığı ve matlığıdır. Dokulu mat, pürüszüz mat, barit (parlakımsı) gibi çok çeşitli yüzey seçenekleri vardır. Barit (parlakımsı) kağıtlar, mat kağıtlara göre daha yüksek kontrasta, daha geniş renk gamutuna ve canlı renklere sahiptir.

Basılacak esere veya baskı yapılacak dosyanın taşıdığı renk ve kontrasta göre kağıt seçimi yapmak en doğrusudur.

Biz, stüdyomuzda sadece Hahnemühle kağıtları kullanırız.

Bu tercihimizin en önemli nedeni, Hahnemühle’nin dünyadaki en köklü kağıt üreticilerinden birisi olmasıdır. Hahnemühle yüzyıllardır ihtiyaçlar için, pamuk, kenevir, bambu, agave, seluloz gibi doğal hammaddeler kullanarak, asit içermeyen, yüksek saflıkta özel kağıtlar üreten en köklü firmalardan biridir.

Hahnemühle’nin diğer kağıt üreticilerinden farklı kılan tarafı, üretim bandında bulunan tüm dijital kağıtlar için, baskı sırasında kullanılacak profilleri, farklı marka yazıcılar ve bu yazıcıların farklılaşan modelleri için her kağıt türünde profilleri hassasiyetle üretiyor olmasıdır. Bu durum bizim gibi stüdyolar ve ileri seviye kullanıcılar için iş akışını çok kolaylaştırır.

Hahnemühle’nin 1584 yılında başlayan üretim serüveninde: 19. YY sonuna kadar 15 çalışan ile çoğunlukla elyazmaları için üretim yaparken, sanayi devrimi sonrasında sanatçı kağıtları üretimi artarak büyümüş. 1920’lerin başında kağıt yapımı için ilk kez makine kullanmaya başlamışlar. 1960’lara kadar bazı kağıtlar tamamen elde üretilmiş ve 1970’lerde ise makine yapımı ilk asitsiz kağıdı üretmişler. 1990’ların sonlarında ise geleneksel sanat kağıtları temel alınarak bugün bizim çalışmalarımızın merkezinde olan dijital kağıtları üretmişler.

Hahnemühle Dijital FineArt Kağıt Kolleksiyonu, bugün dünya pazarının lider kağıt serisidir.

SANATSAL BASKI HİZMETLERİMİZİ İNCELEMEK İÇİN BURALA TIKLAYIN

Kaynaklar ve Bağlantılar

 

Sanatsal Baskı için Renk Yönetimi” yazısında bir düşünce

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

16 − eleven =

Bu site, size daha iyi bir gezinti deneyimi sunmak için çerezler kullanır. Bu web sitesine girmekle, çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.